Savunma Sanayi Destekleme Fonu nedir?
Türkiye'de 13 Kasım 1985'te Resmi Gazete'de yayınlanan kararla kurulan Savunma Sanayii Destekleme Fonu, yaklaşık 40 yıl aradan sonra yeniden gündemde. Bu kez kredi kartı limitleri, noter ve tapu işlemlerinden alınacak vergi ile.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Grup Başkanı Abdullah Güler, Cuma günü 12 maddeden oluşan ‘Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sundu.
Euronews Türkçe, kanun teklifinin içeriğiyle ilgili AK Partili kaynaklara ulaştı. Teklifle beraber Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) için;
Kredi kartı limiti 100.000 TL’nin üzerinde olan kişilerden yılda 750 TL,
Gayrimenkul alım ve satımında alıcı ve satıcıdan 750 TL,
Tapuda yapılan diğer işlemlerden 375 TL,
Noterdeki sıfır araç tescilinde 3.000 TL, ikinci el araç satışında 1.500 TL, diğer işlemler için 75 TL pay alınması öngörülüyor.
Ayrıca, silindir hacmi 100 CC’nin altında olan ve motor gücü 6 kilowattı geçmeyen motosikletlerin de Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) kapsamına alınacağı, fiyatı 5.000 TL’yi aşan drone ve saatlerin Özel Tüketim Vergisi’ne (ÖTV) dahil edileceği belirtiliyor.
Yeni vergilerle birlikte SSDF’ye 70-80 milyar liralık ek gelir sağlanacağını, teklifin önümüzdeki hafta Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesi bekleniyor.
Savunma Sanayii Destek Fonu hakkında ne biliniyor?
1983-1987 yıllarındaki 45. Türkiye hükümeti, diğer bilinen şekliyle 1. Özal Dönemi’nde, ilk kez 13 Kasım 1985 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’de Savunma Sanayii Destek Fonu’ndan bahsedildi.
Yine Turgut Özal’ın ilk döneminde hazırlanıp yürürlüğe konulan 1985 tarihli ‘Madencilik Fonu’, ‘Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonu’, ‘Yatırım Malları İmalatı Teşvik Fonu’ gibi bütçe içi fonlara kıyasla Savunma Sanayii Destek Fonu, ‘bütçe dışı fonlar’ kapsamında tutuluyordu.
Bütçe dışı fonlar, bir devletin ya da kamu kuruluşunun resmi bütçesi dışında oluşturulan ve yönetilen finansal kaynaklar. Bu fonlar, genellikle belirli bir amaca yönelik olarak kullanılmak üzere tahsis ediliyor ve kamu hizmetlerinin finansmanında ek bir kaynak sağlıyor.
13 Kasım 1985 tarihli Resmi Gazete’nin dördüncü sayfasında, SSDF’nin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdinde, Başkanlığın emrinde kurulduğu belirtiliyor.
Fonun gelir kaynakları arasında her yıl bütçeye ‘bu amaçla konulacak ödenek’, alkollü içkilerden, tütün ürünlerinden alınacak ek vergi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni güçlendirmek amacıyla kurulmuş vakıflardan yapılacak transfer, azami yüzde 5 oranında akaryakıttan alınacak ek vergi, gelir vergisinden kesilecek pay, bedelli askerlikten alınacak pay, bağış ve yardımlar ve son olarak fonun mal varlığından edinilen gelirler yer alıyor.
Fonun ve Merkez Bankası Başkanlığı’nın denetimi, Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın iki yıl süreyle seçeceği bir kurul ile yapılıyor.
Toplanan para devlet malı olarak sayılmakla beraber buna karşı işlenmiş suçlar, her türlü yağma, yolsuzluk, hırsızlık gibi haller, devlet malı aleyhine işlenmiş suçlar kapsamında değerlendiriliyor. Bu gibi suçlarda Türk Ceza Kanunu’na başvurulacağı belirtilirken, fonun taşınır ve taşınmaz tüm mallarının haczedilemeyeceği vurgulanıyor.
Uzmanlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Türkiye’ye Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle uyguladığı CAATSA yaptırımları nedeniyle 1970-80’li yıllarda milli savunma sanayiinin ön plana çıktığını, SSDF gibi sanayiye aktarılacak ek gelir kalemlerinin oluşturulduğunu söylüyor.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, kara, deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirme vakıflarının, Aselsan, Havelsan, Tusaş, İşbir gibi şirketlerin, Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (1985), Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın (1987) aynı nedenle kurulduğunu söylüyor.
Görgün’ün başkanlık yaptığı kurum, 10 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete’de, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış ve “Savunma Sanayii Müsteşarlığı” olan adı “Savunma Sanayii Başkanlığı” (SSB) şeklinde değiştirilmişti.
Kurumun görevleri arasında, “ihtiyaç duyulan modern silah, araç ve gereçlerin özel veya kamu kuruluşlarında imalatını planlamak”, “gerektiğinde özel, kamu veya karma nitelikli yeni yatırımları dışa açık olmak kaydıyla desteklemek” ve “Cumhurbaşkanı tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek” gibi maddeler bulunuyor.
SSB’nin finansmanını sağlayan en önemli gelir kalemlerinden birisi, hiç şüphesiz, 1985’te yürürlüğe konulan ve bugünkü bütçesi milyarlarca TL’yi aşan Savunma Sanayii Destekleme Fonu.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın hazırladığı, 2024 tarihli “Vatandaşın Bütçe Rehberi” başlıklı raporda, merkezi yönetim bütçesi kapsamında, savunma ve güvenlik birimlerine tahsis edilen ödemenin yanı sıra SSDF ile beraber savunma sanayiinin yerli ve milli imkanlarla mevcut kabiliyetlerinin geliştirilmesi için bütçeden 1,13 trilyon TL aktarıldığı belirtiliyor.
SSDF’nin bu meblağdaki payı, 2024 yılı için 162,5 milyar TL’ydi. Bunun bütçedeki büyüklüğünün yüzde 10,2’sini oluşturduğu yazılıyor.
Yine AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’de, Türkiye’nin 62 savunma sanayii projesinin yüzde 80 dışa bağımlılık oranı ile yürütüldüğü, 2023’te, bu kez yüzde 80’e varan yerlilik oranı ile proje sayısının 13 kat artarak 850’ye çıktığı vurgulanıyor.