Mahmut Arıkan: Adada konuşana siyaset, salonda konuşana nezaret
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, "Kürt meselesi gibi hassas ve köklü sorunların, seçim kazanma ya da Anayasa değişikliğiyle yeniden seçilme gibi küçük hesapların nesnesi haline getirilmesi, telafisi mümkün olmayan derin ayrışmalara neden olacaktır." dedi.

Partisinin genel merkezinde il başkanları ve il müfettişleri toplantısına katılan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Kürt meselesi gibi hassas ve köklü sorunların, seçim kazanma ya da Anayasa değişikliğiyle yeniden seçilme gibi küçük hesapların nesnesi haline getirilmesi, telafisi mümkün olmayan derin ayrışmalara neden olacaktır.” dedi. Arıkan ayrıca “Adada konuşanların siyasete katıldığı, salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç, hiçbir yaraya merhem olmaz.” diye konuştu.
“Tüm aktörler sürece dahil edilmeli”
Mahmut Arıkan, Türkiye’nin menfaatleri ile bölgenin barış ve huzurunu merkeze alan bir anlayışta bulunduklarını belirterek, “Kürt meselesi gibi hassas ve köklü sorunların, seçim kazanma ya da Anayasa değişikliğiyle yeniden seçilme gibi küçük hesapların nesnesi haline getirilmesi, telafisi mümkün olmayan derin ayrışmalara neden olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kürt meselesinin terör eksenli bir alana hapsedilmesi ve çözümün güvenlik odaklı bir yaklaşıma indirgenmesinin kalıcı bir çözümün önündeki en büyük engel olduğunu söyleyen Arıkan, “Adada konuşanların siyasete katıldığı, salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç, hiçbir yaraya merhem olmaz.” diye konuştu.
Partisinin bu konudaki çözüm önerisinin belli olduğunu ifade eden Arıkan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yaşananların adı net olarak konulmalı ve şeffaflıkla kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Sürecin amacının siyasi hesaplar değil, meseleye kalıcı çözüm üretmek olduğu ve tüm tarafların samimiyeti konusunda kamuoyu ikna edilmelidir. Tüm siyasi partiler ve toplumsal aktörler sürece etkin mekanizmalarla dahil edilmelidir. Başta şehit yakınları ve gaziler olmak üzere tüm toplum kesimlerinin hassasiyetleri ciddiye alınmalıdır. Alternatif plan ve yol haritaları çalışılarak devlet, terör örgütünün ve liderinin inisiyatifine mahkûm ve mecbur bırakılmamalıdır. Kamu güvenliğinden kesinlikle taviz verilmemelidir.”